Türkiye, son yıllarda ekonomik göstergelerin ötesine geçen, toplumun ruhuna sinmiş derin bir krizin içinden geçiyor. Enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı gibi sorunlar yalnızca ekonomik verilerde değil, insanların günlük yaşamında açıkça hissediliyor. Ancak asıl büyük tehlike, bu ekonomik çöküşle birlikte gelen ve gözle görülmeyen, daha yıkıcı bir kriz: ahlaki, insani ve toplumsal değerlerin çözülmesi.
Ekonomi: Rakamlar Soğuk, Hayatlar Yanıyor
2024 sonu itibarıyla TÜİK’in resmi verilerine göre yıllık enflasyon %70’in üzerinde seyrediyor. Ancak vatandaşın pazarda, markette yaşadığı enflasyon bu oranın çok daha ötesinde. Asgari ücret temel ihtiyaçlara dahi yetmezken, orta sınıf hızla yoksullaşıyor. Emekliler, yıllarca çalıştıkları halde geçim savaşı veriyor. Gençler, hayal kurmak yerine göç etmeyi planlıyor.
Kapanan iş yerleri, artan icra dosyaları, kredi borçlarını ödeyemeyen milyonlar ve boş cüzdanlar sadece maddi değil, aynı zamanda ruhsal bir çöküşün de göstergesi. İnsanlar yorgun, öfkeli, umutsuz.
Ekonomik kriz yalnızca cüzdanları değil, vicdanları da vuruyor. Rüşvet, liyakatsizlik, torpil ve adam kayırma sıradanlaştı. Gençler artık çalışarak değil, kısa yoldan "köşe dönerek" başarılı olmanın yollarını arıyor. Dürüstlük, saygı, merhamet gibi değerler göz ardı edilirken; şiddet, öfke ve bencillik gündelik hayatın parçası haline geldi.
Ekonomik ve ahlaki çöküş, beraberinde psikolojik travmaları ve acı kayıpları getiriyor. Artan intihar vakaları, depresyon, uyuşturucu bağımlılığı, gençlerin gelecek kaygısı — hepsi bu çöküşün sessiz çığlıkları.
Geçtiğimiz aylarda işsizlik nedeniyle kendini yakan bir baba, borçları yüzünden canına kıyan emekli, gelecek kaygısıyla boğulan gençler… Bunlar artık sadece trajik haberler değil; toplumun gerçek aynası. İnsanlar çaresizlik içinde, görünmeyen bir çığlık atıyor: “Daha ne kadar dayanabiliriz?”
Umut Var mı?
Tüm bu karanlık tablonun içinde hâlâ bir kıvılcım yanıyor. Dayanışma kültürü, vicdanlı bireyler, dürüst çalışanlar, bilinçli gençler… Onlar var oldukça, bu ülkenin yeniden ayağa kalkma umudu hep sürecektir. Ama bunun için önce görmeli, kabul etmeli ve değiştirmek için cesaret göstermeliyiz.
Toplumlar ekonomik krizlerden çıkar; ama ahlaki çöküşlerden çıkmak daha zor, daha sancılıdır. Türkiye şu an sadece ekonomi değil, vicdan ve değer mücadelesi veriyor. Ve bu mücadelede sessiz kalmak, en büyük kayıp olur.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.