AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü: 6 Şubat Depremi Tam Yıkım Şiddetinin Önemli Bir Aşamasıydı

6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde gerçekleşen deprem, birçok insanı endişelendiriyor. AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar'ın yaptığı açıklamalara göre, depremin şiddeti 11 olarak belirlendi. Bu, tam yıkım şiddetinin bir önceki aşamasıdır ve son derece yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

Prof. Dr. Tatar ayrıca, gelecekteki bir depremin şiddetinin 6-7 büyüklüğünde olacağını ve bu depremin şiddetinin 10'a karşılık geleceğini belirtti. Bu durum, ülkede meydana gelebilecek potansiyel bir depremin ciddiyetini bir kez daha ortaya koyuyor.

Bu çarpıcı açıklamalar, Türkiye'nin deprem riski altındaki konumu hakkında daha fazla farkındalık yaratıyor. Depremlere hazırlıklı olmak ve riskleri azaltmak için daha fazla çaba göstermek, insanların hayatlarını ve mülklerini korumak için önemlidir.

AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, AFAD Genel Merkezinde yaptığı açıklamada, 6 Şubat'ta meydana gelen depremin şiddetinin 11 olduğunu belirtti. Bu, 12 olarak tanımlanan tam yıkım şiddetinin bir önceki aşamasıdır. Tatar ayrıca, 6-7 büyüklüğündeki bir sonraki depremin şiddetinin 10'a karşılık geleceğini ifade etti.

AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin sayısal verilerini açıkladı. Tatar'ın yaptığı açıklamalara göre, depremlerin detayları şöyle:

Dün, 5.1 büyüklüğündeki bir artçı sarsıntı meydana geldi ve bu durum vatandaşlarımızı endişelendiriyor. Yetkililer, özellikle bu büyüklükteki depremlerin ardından artçı sarsıntıların devam edeceği konusunda uyarıyor. Bazı artçı sarsıntıların büyüklüğü 5 ve üzerine çıkabilir.

Hasarlı binalardan uzak durmak ve girmemek son derece önemlidir. Burada, deprem izleme çalışmaları yapıyoruz ve artçı sarsıntıların sayısına baktığımızda, son 13 günde yıl içinde kaydettiğimiz deprem sayısını geçtik. Yaklaşık her 3-4 dakikada bir bir artçı sarsıntı yaşandığını söyleyebiliriz. Bu durum, vatandaşlarımızın dikkatli ve tedbirli olmalarını gerektirir.

Deprem şiddeti ölçüsüne baktığımızda, en büyük ölçü 12'dir. 6 Şubat'ta yaşanan depremin şiddeti 11'dir, yani tam yıkım olarak adlandırdığımız 12 şiddetinin bir önceki aşamasıdır. Bu durum, depremlerin ne kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu ve önlem alınması gerektiğini göstermektedir.

İkinci depremin büyüklüğü 7-6 arasında değişiyordu ve şiddeti 10'a karşılık geliyordu. Bu depremler sonucunda, Doğu Anadolu fay hattının 5 farklı segmenti kırıldı. Ayrıca, Malatya'nın Doğanşehir ilçesi yakınlarında, yaklaşık 25 km uzunluğunda bir bölüm boyunca kırılmalar meydana geldi. Bu durum, bölgedeki deprem riskinin ne kadar yüksek olduğunu ve doğru önlemlerin alınması gerektiğini göstermektedir.

Ölçülen en yüksek yer değiştirme sahada 7.3 metre olarak kaydedilmiş, bu oldukça ciddi bir rakamdır. Bu durum, depremin ne kadar şiddetli olduğunu ve yıkıcı etkilerinin boyutunu göstermektedir.

Bu derecede büyük bir yer değiştirmenin yanı sıra, deprem aynı zamanda çok yüksek bir enerji açığa çıkarmaktadır. Öyle ki, enerji miktarı 30 katrilyon jule seviyesine kadar çıkmış durumdadır. Bu rakam, depremin ne kadar güçlü olduğunu ve çevresindeki her şeyi nasıl etkilediğini göstermektedir.

Bu videoların sosyal medyada sıkça paylaşıldığını görüyoruz. Depremler sırasında geceleyin gökyüzünde şimşek çakmasına benzer ışık kümeleri oluşması oldukça yaygın bir durumdur. Depremler sırasında yer kabuğunun 8-9 km derinliğinde bir fay hattı boyunca kırılması, sürtünme düzleminde oluşan bu kırık hat boyunca yoğun ışık kümelerinin meydana gelmesine neden olur. Bu, doğal bir fenomendir.

Deprem 10 ilde yıkıma neden oldu ve toplam etki alanı 110 bin km kare olarak hesaplandı. Depremin merkez üssüne yakın illerin çeşitli yerleşim bölgelerinde hasarlı yapıların olduğu bilinmektedir. Ayrıca, depremin etki alanı, 10 ilin dışındaki ikinci halkanın içindeki şiddet eğrisine bakıldığında da belli bir ölçüde hasar yaptığı bilinmektedir.

Şu ana kadar yerleşim alanlarını tehdit eden ciddi bir heyelan ve kaya düşmesi durumu bildirilmemiştir. Bu tür büyük depremler sonrasında sıkça görülen heyelan ve kaya düşmesi olaylarının ise beklenenden daha az olduğunu söyleyebiliriz.

Bu deprem sırasında yaygın bir şekilde karşılaşılan bir durum sıvılaşma olarak adlandırılıyor. Sıvılaşma, zeminin içerisindeki su miktarının artması sonucu zeminin sıvılaşarak, binalarda tam bir çökme yerine bina zemin içerisinde zemine gömülerek, yan yatarak hasar almasına neden olabiliyor. Bu durum, özellikle kıyı şeridindeki topraklarda daha sık görülüyor.

İskenderun ve Gölbaşı civarında sıvılaşma olayının da etkisiyle bazı yerleşim alanlarında hasarların meydana geldiği gözlemlenmiştir. Bölgede çok sayıda baraj bulunmakta olup, bu barajlar Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından izlenmektedir. İzleme sistemi sayesinde barajların depremden kaynaklanan etkilere karşı güvenliği sürekli takip edilmekte ve gerekli önlemler alınmaktadır.

TÜBİTAK, depremin hemen ardından bölgede çalışmak isteyen araştırmacılara destek vererek, saha çalışmalarını koordine etti. 600'ün üzerinde araştırmacı bölgede görev yaparak, yer bilimleri, inşaat, sağlık, lojistik ve diğer farklı alanlarda çalışmalar yürütüyor. Bu ekipler, bölgede oluşan hasarın ve ihtiyaçların tespit edilmesi, arama kurtarma çalışmaları, sağlık hizmetleri, barınma ve lojistik ihtiyaçların karşılanması gibi alanlarda faaliyet gösteriyor.

Sahada yürüttüğümüz çalışmalarımızın yanı sıra TÜBİTAK ile birlikte bir deprem bilgi destek sistemi kurduk. Bu sistem, yerli ve yabancı araştırmacıların kayıt olarak katılım sağladığı ve sahadan elde edilen kritik verileri bizimle paylaştığı bir platformdur. Bu veriler, ilerleyen dönemlerde yapacağımız planlamalar için son derece önemlidir. Böylece, depremin etkilerinin daha iyi anlaşılması ve gelecekteki afetlere daha iyi hazırlanmak için kullanılabilir.

Bu yazıda, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem ve sonrasındaki gelişmeler hakkında bilgi vermeye çalıştık. Deprem, birçok insanın hayatını kaybetmesine ve yıkıma neden oldu. Ancak, AFAD ve diğer kurumların hızlı müdahalesi sayesinde, kurtarma ve yardım çalışmaları başlatıldı ve birçok kişi kurtarıldı. Ayrıca, bölgede çalışan yerli ve yabancı araştırmacılar, depremin etkilerini daha iyi anlamak ve gelecekteki olası depremlere hazırlıklı olmak için önemli veriler sağladı.

Deprem sonrası yapılan çalışmalar, deprem riskinin farkındalığının artırılması ve risklerin azaltılması konusunda önemli bir adım olduğunu gösteriyor. Her ne kadar Orhan Tatar, bir sonraki depremin şiddetinin 10'a karşılık geleceğini öngörmüş olsa da, deprem riskinin tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Ancak, doğru önlemler alındığında, deprem zararları minimize edilebilir.

Bu yazı, deprem ve doğal afetlerin etkilerine karşı bilinçlenmeyi artırmak ve afetlerin yol açtığı hasarları azaltmak için alınacak önlemleri vurgulamak amacıyla yazılmıştır. Umarız, deprem sonrası alınan önlemler sayesinde benzer afetlerin etkileri daha da azaltılabilir ve ülkemiz, afetlere karşı daha hazırlıklı hale gelebilir.

Bu haberi beğendiniz mi? Bültenimize katılarak haberdar olun!

Yorumlar

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.

Yazar Hakkında

Anlikhaber'i kurup kullanıcılara para kazandırmayı hedefledik ve sonunda yaptık sizin yapmanız gereken haberlerinizi ekleyip para kazanmaya başlayabilirsiniz.